Fitoplankton Kültürü

Fitoplankton Kültürü hakkında bu yazı dizisinde sizlere, TC Milli Eğitim Bakanlığı ile Avrupa Birliği bünyesinde ortaklaşa hazırlanan Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında yayınlanan ders notlarından kendimce çıkardığım özetini paylaşacağım.

Konu yine vakit buldukça haftalık eklemeler ile ilerleyecektir. Yani bir kalemde başlayıp biten bir konu değil de adım adım okuyarak, öğrenerek ve okuduğum kadarını paylaşarak ilerleyecektir. Yani özetle takipte kalın




Tanımı :

Su ortamında besin molekülü (organik madde) yapan temel üreticiler fitoplanktondur. Fitoplankton karasal bitkilere göre daha karmaşık karbonlu moleküller oluşturur. Çeşitli kaynaklardan gelen besleyici elementleri bünyelerine alır ve bir ışık kaynağı yardımıyla ve fotosentez tepkimeleriyle bunları yaşamsal aktiviteleri için gerekli besin molekülleri halinde birleştirir. Fitoplanktonik canlılar son derece zengin, karbonhidrat ve özellikle yağ asidi içeriğine sahiptir. Besin değeri yüksek olan bu canlılar su ortamında yaşayan diğer canlılar için en önemli besin kaynaklarıdır. Fitoplankton aynı zamanda balık ve omurgasız canlıların renklenmelerinde önemli rol oynar. Bu özelliklerinden dolayı 100 yılı aşkın zamandan bu yana fitoplankton üretilmesi ve su canlılarının yetiştiriciliğinde kullanılması için çalışmalar yoğun bir biçimde sürdürülmektedir. Fitoplanktonik canlılar bitkisel özellikler taşır ve bu yüzden de fotosentez yapma özelliğine sahiptir. Fitoplankton ortamda bulunan karbondioksit, besleyici tuzlar ve çeşitli elementleri kullanarak, sahip oldukları klorofil maddesiyle güneş ışınlarını alarak fotosentez yapar. Bu olay sonucunda da organik besin moleküllerini oluşturur.

6 CO2 (karbondioksit) + 12 H2O (su)+ Işık enerjisi → C6H12O6 ( glikoz= besin molekülü)+ 6 O2 (oksijen) + 6H2O (su)



Fitoplankton Kültürü İhtiyaçları :

Işık: Işık, Fitoplankton Kültürü yoğunluğunda etkili olan en önemli faktördür. Aydınlatmada doğal ışık ya da 40-60 watt’lık florsan lambalar kullanılır. Kültür ortamı ortalama 1000 lüx’lük bir aydınlatmayla 12-18 saat aydınlatılmalıdır.

Sıcaklık: Fitoplankton kültürü ortamlarında genellikle 18-22 0C arasında sıcaklık uygulanır. Bu sıcaklık değerlerinin altında kültür büyümesi yavaşlar, üzerine çıkarsa da kültürün yoğunluk dengesini kontrol etmek zorlaşır. Bu amaçla kültürün yapıldığı ortamın sabit ve istenilen sıcaklıkta tutulması gerekir.

Havalandırma Karıştırma: Genelde kültür kaplarında fitoplanton hücrelerinin dibe çöktüğü gözlenir. Bunu önlemek için kültürün karıştırılması gerekir. Küçük hacimdeki kültürlerin elle çalkalanarak karıştırılması karışım için yeterli olabilir. Ancak büyük hacimli kültür ortamında karışım için ortama havalandırma konmalıdır. Kültür kaplarına hava bir kompresör yardımıyla verilir. Burada dikkat edilecek en önemli konu ortama verilen havanın filtre edilmesidir. Ayrıca ortama hava verilmesi, karışımı sağlamasının yanı sıra hücrelerin fotosentez yapmasında önemli bir unsur olan inorganik karbonun da ortama kazandırılmasını sağlar. Ayrıca sıcaklığın homojen dağılımında ve pH nin düzenlenmesinde de havalandırmanın rolü vardır. Ortama hava ile birlikte % 1 oranında CO2 (karbondioksit) verilmesi yararlıdır.

Tuzluluk: En uygun tuzluluk oranı % 20-35 olarak söylenebilir.

Elementler : Azot, hücrede aminoasitlerin dolayısıyla proteinlerin yapısında yer aldığı için kaçınılmaz bir elementtir. Fosfor, fitoplankton hücrelerinde ATP, nükleik asit ve fosfolipidlerin yapısında yer aldığından önemli bir elementtir. Karbon, en önemli ihtiyaçtır çünkü karbon içeren organik bileşiklerin kuru ağırlığının yaklaşık % 50 karbon elementidir. Bu nedenle de fitoplankton hücreleri fotosentez esnasında karbona ihtiyaç duyar. Bu karbon CO2‘den sağlanır. Kalsiyum, büyümeyi sağlayan önemli bir elementtir. Hücre zarı ve hücre çeperinin yapısında rol oynar. Magnezyum, enzimlerin oluşmasında ve hücre bölünmesinde rol oynar. Sodyum ve Potasyum, büyümeyi doğrudan etkiler. Demir, eksikliği fotosentez hızını etkiler. Mangan, fazlalığında gelişmeyi yavaşlatır. Suda eriyen B12, B1 ve Biotin vitaminleri çok önemlidir.

 

Cevap: Fitoplankton Kültürü

Özgün bende bir iki ekleme yapayım, ben şahsen tuzluluk oranı %14 civarlarında tutuyorum, bu oranda gelişimi daha iyi. Üremesi için sıvı gübre veriyorum, içinde büyümesi için gerekli olan temel madde demir bulunuyor, denemek isteyen arkadaşlar duyurulur. Bunlar üreticilerin pek hoşuna gitmesede tem05.gif

 

Cevap: Fitoplankton Kültürü

Abi alışılagelmişi herkes yapıyor. Mesele farklılıklar ile fark yaratabilmekte

 

Cevap: Fitoplankton Kültürü

Güzel bir çalışma olmuş elinize sağlık

 

Cevap: Fitoplankton Kültürü

Peki bu kültürü nereden bulabiliriz Özgün abi ?

 

Cevap: Fitoplankton Kültürü

Fitoplaktonların farklı farklı kültürleri var, bunların ticaretini yapanlar var...

 

Cevap: Fitoplankton Kültürü

Şuanda sanırım coğu insan piyasadan cekilmiş olanlarda bunu fırsat bilip fahiş fiyatlar istiyorlar.

 

Cevap: Fitoplankton Kültürü

Vallahi ben de bu ayın sonunda İstanbula gelmeyi planlıyorum. Geldiğimde de plankton ve rotifer kültürü almayı planlıyordum ama kaynak bulmakta ciddi sıkıntılar çekiyorum. Olur da kaynak bulabilirseniz ve paylaşırsanız sevinirim.

 

Cevap: Fitoplankton Kültürü

Dostum ist.a geldiginde haber et bir miktar gondereyim...

 

Cevap: Fitoplankton Kültürü

Canada da bir adres buldum oradan şipariş etmeyi düşünüyorum faket eminde değilim

Eğer elinizde varsa bana acil olarak lazım mümkünse görüşelim ilyas bey özel mesajla belirteceğim sorularımı

 

Herkese merhabalar Yakında sizlere Rotifer , fitoplankton , artemia , daphnia ( su piresi ) ve kimyasal ve üretim malzemelerini tanıtıcak ve satış yapıcagım sitem yakında hizmete açılacaktır... saygılar

 

Merhaba bekliyoruz ...

 

Hayırlı işler, bol satışlar.
Üretimhaneniz mi var bı kadar çeşidi canlı sağlayabilmeniz gerçekten başarı.
Gönderi detaylarını düşündünüz mü? Her yere gidebilecek sanırım.

Sent from my GT-I9300 using Tapatalk 2

 

Herkese merhabalar istanbulda küçük çaplı üretimhanem var bunun yanı sıra üniversiteninde laboratuvarlarını kullanmaktayım .. İstanbul dısına gönderim yapıyorum strafor kutularda içlerinde kuru buz ile ortalama 36 saat erimeden sorunsuz gönderiyorum ....

Piyasaya açıkcası ilk önce 70-80 adet ürünlerimi sizlere sunmayı hedefliyorum ...

 

Okyanuslar giderek daha asitli hale geliyor!!!




Chicago Üniversitesine bağlı Bilim adamları, okyanusların giderek daha asitli hale geldiğini ve bunun deniz yaşamını tehdit ettiğini belirttiler.
ABD’nin Chicago Üniversitesi’nden bilim adamları, Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımladıkları araştırmalarında, okyanusların asit oranının atmosferdeki karbondioksit seviyesinin artışıyla birlikte yükseldiğini tespit ettiler. Okyanuslardaki asit oranının artışına bağlı değişkenler arasında sadece atmosferdeki karbondioksidin farklılık gösterdiğini belirten uzmanlar, asitli suyun artışının bazı deniz hayvanlarına zarar vermeye başladığını ve okyanusların karbondioksit soğurma kapasitesini azaltabileceğini ifade ettiler.
Chicago Üniversitesi’nden bilim adamları araştırmalarında Büyük Okyanus’ta Washington açıklarındaki (Pasifik) Tatoosh adasında 8 yıl süreyle suyun pH düzeyinde 24 bin 519 ölçüm yaptı.
Amerikalı uzmanlar, okyanusların asitlilik oranının, iklim değişikliği ve diğer araştırmalarla tahmin edilenden 10 kat hızlı arttığını belirterek, bu artışın, deniz gıda zincirinde ciddi bir etkisi olacağı uyarısında bulundu.
Kaynak: Proceedings of the National Academy of Sciences dergisi mayıs 2010 yılı yazısı


Planktonlar bu dünyadaki canlıların kullandığı oksijenin %60 ını üretirler. Yani yokolmakta olan yağmur ormanlarının kat kat fazlasını. Ve Deniz sularındaki pH ın yükselişi bu canlıların yaşamını tehlikeye atıyor. Bırakın besin olarak neredeyse tüm canlıları direk yada dolaylı yoldan etkilemeyi, oksijen üretimi açısından inanılmaz kritiklikte öneme sahipler. Yukarıdaki belgesellerin bazılarında küresel ısınma nedeni ile planktonların nasıl etkilendiği anlatılıyor. örneğin bir tanesinde, pH seviyesindeki yükselmenin birçok planktonu olumsuz etkilediği ancak bazı süper plankton türlerinin pH dan etkilenmediği anlatılıyor. Bu plankton türü pH daki yükselme sayesinde yavaş yavaş baskın tür haline geliyor. Ama ortada bir problem var. Bu süper planktonlar 1 saniyede, boylarının 500 katı kadar mesafeyi yüzebiliyor yani çok hızlılar. Ve bu yüzden plankton ile beslenen canlılar bu planktonları yakalayamıyor. Bu da direk şekilde balık nüfusunda azalmaya sebebiyet veriyor. Zaten hepimiz plankton-rotifer- balıkların metamorfoz evresindeki yavruluk hali arasındaki beslenme ilişkisini biliyoruz. İşte planktonlardaki baskın tür değişikliği bu sistemi kökten etkiliyor. Daha az rotifer büyüyor, daha az balık yavrusu beslenebiliyor. Özetle balıklar azalıyor. Buna bir de aşırı avlanma eklenince yine yukarıdaki belgesellerde de değinildiği gibi, 2040 yılında balık, sıradan bir sofra yiyeceği olamıyacak. Havyar gibi herkesin ulaşamadığı özel bir yiyecek olacak. Bir düşünün, 6 milyar nüfuslu dünyada, 1,5 milyar insanın ana besin kaynağı balık ! Acaba neler olacak

 

Özgün abi video ve yazı için teşekkür ederim...